Osman Kavala'nın Avukatlarından Açıklama

26 Ocak 2021

Müvekkilimiz Osman Kavala’yla ilgili iki dosya hakkında Anayasa Mahkemesi’nin ve İstanbul İstinaf Mahkemesi’nin geçtiğimiz günlerde açıklanan kararları bağlamında, kamuoyunun tarafımızca bilgilendirilmesini hukuki bir zorunluluk addediyoruz.

Kamuoyunda ‘Gezi davası’ olarak bilinen dava, 18 Şubat 2020 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tüm sanıklar hakkında verdiği beraat kararıyla sonuçlandı. İstanbul İstinaf Mahkemesi, beraat kararını bozmuş ve bunu yaparken birbirleriyle ilişkisi olmayan insanların farklı eylemlerden dolayı suçlandıkları davaların birlikte görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun sonucunda, yıllarca sürecek ve siyasi nitelikteki iddiaların gündemde kalmasına hizmet edecek yeni bir hukuki tartışmaya zemin hazırlanmıştır.

Burada bilinmesi gereken önemli nokta, Gezi dosyasının ve İstanbul İstinaf Mahkemesi’nin onunla birleştirilmesini talep ettiği ‘anayasayı ihlal’ suçlamasını içeren dosyanın, Osman Kavala’nın başvurusunu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından incelenmiş ve bu inceleme sonucunda haksız tutukluluk kararı alınmış olmasıdır. Bu kararı, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’nin, Türk yetkilileri AİHM kararı doğrultusunda hareket ederek Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması için gerekli adımları atmaya davet eden üç kararı izlemiştir. Bakanlar Komitesi, bu kararları alırken AİHM tarafından incelenen iki dosyadaki suçlamaların ve aynı zamanda Kavala’nın halen tutuklu olarak yargılandığı dosyadaki ‘casusluk’ suçlamasının ‘aynı iddia ve eylemlere yönelik olduklarını’ ve Osman Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğunun aynı mahiyette ‘tek dosyanın devamı’yla ilgili olduğunu belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala hakkında yürütülen ‘casusluk’ suçundan verilen tutuklama kararında ‘hak ihlali olmadığı’ yönündeki kararı, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin ‘tutuklamanın derhal sonlandırılması’ gerektiğini belirten kararına rağmen alınmış bir karardır. 7’ye karşı 8 oyla alınan bu kararla, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası teminatı altındaki ‘özgür yaşama hakkı’nın tek bir oyla göz ardı edilerek hiçe sayılması son derece endişe vericidir.

AİHM, Osman Kavala’nın tutukluluğuyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin üç maddesinin ihlal edildiğini belirtirken, tutukluluğun hak savunuculuğunu sessizleştirmek gibi bir niyet içerdiğine değinmiştir. İstanbul İstinaf Mahkemesi’nin geçtiğimiz hafta aldığı karar, AİHM kararının içeriğini dikkate almayan ve siyasi nitelikli yargı kararlarıyla ilgili endişeleri destekleyen bir karardır.

Görüleceği üzere, Osman Kavala hakkında alınan tüm kararların ortak noktası, bu kararların, AİHM ve Bakanlar Komitesi kararlarına rağmen, bu kurum ve kararlar ‘yok sayılarak’ alınmış olmasıdır.

Bu gelişmeler, yeni yargı reformu paketi konusunda ne ölçüde umutlu olunabileceğini gösterecek niteliktedir.

Osman Kavala Müdafileri

Av. Köksal Bayraktar

Av. Tolga Deniz Aytöre

Av. İlkan Koyuncu